Hayat Tarzı

ileAbdullah

Hayat Tarzı

Şimdiki rotamızda devam etmek kaydı ile geleceğimizin nasıl olacağı ile ilgili zihinsel fotoğrafı görme şansımız olsaydı, hayatlarımızı daha ciddi bir şekilde yaşayabilirdik.

Aşağıdaki hikaye, aciliyet duygusu geliştirmede başarısız olmuş bir kişinin başına gelenleri dramatik bir şekilde anlatmaktadır.

Adamın biri, Niyegara nehri üzerindeki küçük bir sandalın içinde oturuyordu. Hafif bir meltem esiyordu, su durgundu ve güneş, bulutsuz bir gök yüzünde parlıyordu. Adam sandalını az önce nehrin yatağından almış ve kıyıdan birkaç metre uzaklaşmıştı. Etrafında onu kaygılandıracak herhangibir şey gözükmüyordu. Balık tutmak için oltasını nehre daldırdığında, düşünceleri de oradan-oraya gezinmeye başladı. Ama bu arada sandalı da yavaşça sürüklenmeye başlamıştı. Sandal ilk başta yavaş ve belirsizce hareket ediyordu. Zaten durgun suyun, zarif dalgalarında bile bir sandal hafifçe hareket etmez miydi? Bu nedenle adam pek oralı olmuyordu. Ama bu sürüklenme, onu kaçınılmaz bir istikamete doğru götürüyordu.

Adamın düşünceleri ise, hala tutacağı balıkların üzerindeydi. Bütün hafta boyunca bugününün hayalini kurmuştu. Kayığın hafifçe kaymasına bir tedbir düşünmek için daha çok zamanı vardı. Bu nedenle de, içinde bulunduğu AN’ın keyfini çıkarmaya ve eğlenmeye devam etti.

Birden bire düşünceleri, hiçbir uyarıda bulunmadan, gezindikleri yerden bulunduğu -AN’a- şıçradılar. Bir ses duymuştu, sesin geldiği yer görülmüyordu ama, kaynağının uzakta olmadığı belli oluyordu. Göz açıp-kapayıncaya kadar da sesin yoğunluğu artmış, neredeyse kulakları sağır edecek bir dereceye ulaşmıştı. Dikkatini çeken şey yalnızca bu ses değildi. Sandalı, artık durgunluğunu ve zerafetini kaybetbetmiş olan bir suyun üzerinde, hızına karşı konulamaz bir şekilde ilerlemeye başlamıştı.

Çevresine bakındı ve o anda, her iki yanında bulunan nehir yatağının geriye doğru çekilmiş olduğunu farketti. Sandalının motoru olmadığından dolayı sahip olduğu tek bir kısa kürekle kıyıya doğru gitmeye çalıştı.

Başına gelenleri anlamaya çalışıyordu. Çünkü huzur, sükunet ve güven dolu olan bir ortamdan, birden bire kavramakta ve kontrol etmekte zorlandığı bir ortamın türbülansına girmişti.

O AN, durumun ciddiyetini büyük bir netlik ile kavradı. Gök gürültüsünü andıran sesler, artan köpükler, havada dönerek yükselen su damlacıklarının oluşturduğu sis ve sandalının kontrol edilemeyen hareketi, içinde bulunduğu korkunç durumu resmediyordu: Sandalı ile beraber niagara nehrinin akıntısına kapılmış ve sürüklenerek dünyanın en büyük şelalesinin ucuna duğru gelmişti.

Bölümün PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.

Yazar hakkında

Abdullah administrator

1972 - Alanya doğumlu 1999 yılında evlendi, Almanya Stuttgart'a taşındı, 3 çocuk babası.

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.